Ana içeriğe atla

Litvanya'da Bir Türk İli: Trakay


Karayların, ya da diğer bir deyişle Karaim halkının, yaşadığı yer hem anayurttan hem de Osmanlı arazisinden çok uzaklarda bir Türk ili. Baltık ülkelerinden Litvanya'nın başkenti Vilnüs'e 35 km uzaklıkta 5.400 nüfuslu bir cennet köşesi olan bu diyar, Musevi olan Karay Türklerinin Litvanya'daki başkenti konumunda. Karay Türkleri, 1397-1398'de Litvan Dukası Vytautas tarafından Kırım'dan getirilmişler ve Vytautas'ın gayri resmi başkenti olan Trakay'a yerleştirilmişler. Kaynaklara göre Vytautas, 14. yüzyıl sonlarında gerçekleşmiş çok kanlı bir savaştan sonra Karayların savaşçılığını çok beğenmiş ve özel muhafızı olmaları için onları Trakay kalesine yerleştirmiş.Tarih boyunca Rusya, Almanya ve Lehistan (Polonya) üçgeninde birçok sıkıntılar çeken Karaylar'ın nüfusu 18. yüzyıl başlarında bir ara 3 aileye kadar düşmesine rağmen bu uzak akrabalarımız kendilerini toplamayı başarmışlar ve her türlü badireleri atlatarak şu anda sadece Trakay da bile 300 civarında bir sayıya ulaşmışlar.


Geleneksel Karay mutfağı: Kybynlar Lokantası

2 arkadaşımla birlikte Vilnüs'ten Trakay'a geçtiğimizde tabii bunların hiçbirini bilmiyorduk; aklımızdaki tek şey Discovery Channel'ın, "Annam ulusumuzun aşamagın bişirir." diye başlayan kısa bir reklam filminde gördüğümüz bu çok uzaklardaki karındaşlarımızla tanışmaktı. Ne onların tarihlerine ne de yaşadıkları cennet köşesine dair detaylı bir fikrimiz yoktu. Trakay kasabasına doğru yöneldiğiniz yolda birkaç kilometre ilerleyince iklim değişiyor, doğa şahlanıyor ve ardı arkası gelmeyen göller ve ormanlar size sırayla hoşgeldin demeye başlıyor.

Karaylar çok sıcakkanlı :)

15-20 dakika ancak tutan yolu tüketip Trakay kasabasına girdiğinizde id, küçücük bir yerleşim olan bu diyarın aslında asırlar boyunca gezilse de gezmeye, yanında-yöresinde yaşamaya doyulamayacak bir cennet bahçesi olduğunu anlayıveriyorsunuz. Bu harikuladelik karşısında bir dudağımız arabamızın tavanında, bir dudağımız yerde ilerlerken kendimizi kasabanın ana caddesi olan Karaimu caddesinde bulduk. Yol üstünde birçok Karay lokantası yer almaktaydı ve aslında hepsinin de ortak bir menüsü vardı: Kıbın ve Kvas. Kıbın, Karay Türklerinin geleneksel yemeğinin adı. İçine çoğunlukla koyun eti olmak üzere, balık çeşitleri, tavuk, peynir veya sebzelerin de koyulabildiği biraz irice poğaça olarak tarif edebileceğimiz Kıbın, bir nevi kimliği haline gelmiş bu kardeşlerimizin. 3 arkadaş birer kıbın istiyoruz, ben yanında bir de kvas sipariş ediyorum. Kvas ise, birçok kuzey-step halklarında ortak olarak tüketilen ve siyah ekmekten yapılan geleneksel bir içecek.

Kvas (soldaki), Kıbın (sağdaki)

O sırada garsonlarla konuşmaya çalışıyorum ve sadece mekan sahibinin Karay olduğunu öğreniyorum. Adı Kerim olan bu Karay Türkü oldukça şirin bir insan; etrafındakilerle çoğunlukla Rusça konuşmasına karşın yaptığı bazı konuşmalardan birçok kelimeleri anladığımız zamanlarda Karay dilinde konuşmaya başladığını çıkarabiliyoruz. Restoranın içinde Litvanya ve Türk bayrakları yanyana; milletvekillerimizin bir ziyareti sırasında herhalde bütün Karay işletmelerine verilen ufak hediyelerden biri. Türkiye'den olduğumuzu öğrendiğinde yüzüne bir gülümseme yayılan Kerim ile çok fazla konuşma şansımız ne yazık ki olamıyor; çünkü benim Rusçam belirli bir sınırın ötesine geçemiyor ve onlar da İngilizce bilmiyorlar.

Menüdeki birçok yemeği rahatça anlayabilirsiniz

Sohbet şansımız çok olmamasına karşın restoran binasının içini inceliyoruz ve hem binadaki hem de kıyafetlerdeki süslemelerin Anadolu tarzıyla aynı olduğunu sevinerek fark ediyoruz. Büyük, kalabalık millet olmamın tadını çıkarıyoruz; Dünya'ya yayılmış Türk etkisinin tahminimizden de çok olduğunu anlıyoruz. Karaylar ve Litvanlar arasında herhangi bir etnik sorun yok; Litvanlar, Karayları çoktan memleketin asıl sahipleri arasında kabullenmişler. Bu durumda ise, Trakay'ın en güzide mesire yerlerinden biri olmasının etkisi yadsınmamalı. "Komünist kola" olarak da bilinen kvasımı içip diğer yemeklerimi de bitirdikten sonra; kara kaşlı-kara gözlü Kerimle vedalaşıp Trakay'ın kalan yerlerini gezmeye koyuluyoruz. 3 pencereli olmasıyla ayırt edilebilen Karay evlerinin arasından geçerek göl kıyısına iniyoruz ve muhteşem bir manzara içerisinde Trakay kalesi ile kucaklaşıyoruz. Adeta peri masallarından fırlamış gibi bir mekan, göldeki adalardan birine kurulmuş olan Trakay kalesi. Saat epey geç olduğu için kalenin içine girme şansımız olmuyor, ama anlatacak kelime bulamadığım güzellikteki bu yerde geçireceğimiz dakikaların tükenmemesi için dua ediyoruz.

Trakay Kalesi, peri masallarının kaynağı

Karaylar için bir müze kurulmuş, bir de Kenesa denen bir ibadethaneleri var. Müzenin adı, Karay dilinde "Karay Ulus Miraslığı" olarak geçiyor. Olağanüstü güzellikteki bu yer, aslında son derece önemli bir turizm merkezi Litvanya için; ve hemen hepsi turizm sektörüyle uğraşan Karay Türkleri de Birleşmiş Milletler tarafından koruma altına alınmış bir topluluk. Haklarında daha çok çalışma yapılmasına ihtiyaç var. Bu eksiği gidermek amacıyla, Alanya'nın kardeş şehri Trakay'a tekrar gelmek ve Karaylar hakkında akademik çalışma yapmak planlarımızla Trakay'a veda ediyoruz; iki gözümüzden birini bu çok uzaklardaki Türk ilinde bırakarak.

Trakay Gölü kenarı
Bir Karay'ın bahçesi

Yorumlar

Çok Okunan | Most Read

Ege’deki Enerji Tesislerimizi Kıbrıs’taki Askerimiz Koruyor

Türkiye, denize kurulacak ilk rüzgar enerjisi santralini, Ege kıyılarının kuzey kesiminde veya Trakya’nın Karadeniz kıyılarında inşa etmeyi tasarlıyor. Bu sebeple, özellikle kuzey Ege’de yoğunlaşan enerji tesislerimizin güvenliğini tekrar gözden geçirmenin tam zamanı. Bunu gerekli kılan başka ek sebepler de var. Türkiye’nin yoğun dış politika gündemini ve askeri operasyonlarını fırsat bilen Yunanistan’ın, Ege’de mütecaviz girişimlerini sıklaştırması ve ısınan doğu Akdeniz jeopolitiği, Ankara-Atina arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyen unsurlar. Ankara’nın Vaşington ve Brüksel ile ilişkilerinin bozuk olması da, Atina’nın elini güçlendiriyor. Daha fazla enerji yatırımının kuzey Ege’de toplanması ise, halihazırda Yunanistan hava kuvvetlerinin tehdidine açık olan kritik enerji altyapımızın oranını artıracak. Bu durumu engellemek için Türkiye’nin elindeki en büyük imkan ise, Kıbrıs’ta konuşlu Türk askeri.

Türkiye-ABD Gerilimi ve Türkiye’nin Enerji Güvenliği

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında, ikili ilişkiler tarihinin en büyük krizlerinden biri yaşanmakta. Yakın bir zamana kadar birçok konuda anlaşabilen ve birbirlerini “stratejik ortak”, “müttefik” gibi sıfatlarla niteleyen iki ülkenin ilişkilerinin hızla bozulmasının, hatta karşılıklı başkentlerdeki vize işlemlerini durdurma noktasına gelmelerinin altında yatan birçok sebep var. Küresel sistemin hala en güçlü aktörü olan ABD ile yaşanan gerilimin, Türkiye’nin enerji güvenliği açısından kısa ve uzun vadede ne anlam taşıdığının tetkiki ise, sıklıkla gözden kaçırılmakta.